17 Haziran 2024 Pazartesi
- sesinakmaz
- 17 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Gözümü açmakta çok zorlandığım bir sabaha Merin’in dürtmeleriyle 7:30 civarı uyandım. Çocuklar henüz uyuyordu. Nelly’yi dışarı çıkardık. Yine üst kata dönüp çamaşır katlayıp serme işine koyuldum. Erteleme konusunda kararlılıkla değişim gösteriyorum. Çocuklar uyandılar. Derin uzun süre yataktan çıkmadı. Çok uzun süredir geçmeyen bir öksürüğü var. Bu sabah yine halsiz olduğunu söyledi. Öksürüğün sebebini çözemiyorum. Serin ise Merin’le oyalandı. Kızlara iki kitap okudum. Hep beraber aşağı indik.
Derin bahçe işlerine bakarken ben de mutfağı topladım. Serin’le kendimize kahve yapıp dışarı çıktık. Bu sabah kapının önüne oturup çok sıcak basmadan sessizce etrafı izleyip kahve içme hayalim vardı. Yapamadım ama olsun. Hamilelik ve doğumdan beri bebek bakımı dışında kıpırdayamadığım, bolca sessiz, kahveli, manzaralı sabahlar yaşadım. Şu an böylesine meşgul olmak bana iyi geliyor.
Bahçede Serin’le çiçeklerimize bakıp saksı değiştirmeyi planladık. Saksının birini boşaltınca içindeki karınca yuvasını fark etmek Serin’i çok heyecanlandırdı. Karıncaları çok seviyor, hep bir karınca olabilmeyi ve böylece karınca yuvalarının içini görebilmeyi hayal ediyor. Bir kaç karınca yumurtası alıp eve getirdi. Değişimlerini gözlemlemeyi umuyor. Değişim göreceğimizden pek emin değilim.
Eve girince Merin uyudu. Serin tekrar günlük yazmak istediğini söyledi. Dikte yaptık. Okuyup yazmayı çok istiyor. Biraz da heceleme çalışabileceğimizi söyledim, kabul etmedi. Müzik dinlemek üzere yanımdan ayrıldı. Derin matematik çalıştı. Sadece bir kaç haftadır matematik çalışıyor olmak kendine olan güvenini artırdı. Artık soruları çok rahat çözebiliyor, hesaplamaları yapabiliyormuş. Mutlu olmasına mutlu oldum. Bateride çalabileceği yeni parçalar araştırdı. Günlük yazdı. Her geçen gün daha uzun yazmaya başladı.
Ali sabaha karşı geldi, uykusuz. Ali’ye ulaşamadıkları için bana gelen iş telefonları sebebiyle uyandırmak zorunda kaldım. İyi de oldu. Ailece yatakta sohbet edip oynama fırsatı yakaladık. Çocuklar sesini duyunca “Babam uyanmış!” diye koşarak yatağa atlıyorlar.
Uzun süredir aklımda olan hareketli, keçeden bebekleri yapmaya başladım. Hiç bir işe yarım saatten fazla ayıramadığımdan, uzun süreceğini bilerek başlıyorum. Çocuklar babalarıyla derse giderken Merin’i tekrar kucağımda uyuttum. Bebek yapımına devam edebilmek için Merin’i bacaklarıma yatırıp, keçeyi önüme aldım. Bir süre sonra fark ettim ki telefonum, içecek su, okuyacak bir kitap gibi acil durum eşyalarımı yanıma almamışım. Televizyonun kumandasını bulup bir Doğan Cüceloğlu programı açtım. Çocukluğumdan beri kendisini annemin hayatımıza sokmasıyla kitaplarından, seminerlerinden çok şey öğrendim. Bugün izlerken hala bana kattığı bir çok değer olduğunu fark edip, bir zamanlar buradaki varlığına şükrettim.
Gelişigüzel izlemek için açtığım bir program büyük farkındalıklara sebep oldu. Bir süredir kendimde farkına vardığım, yanlış bulduğum davranış, düşünce kalıplarını, alışkanlıklarımı değiştirmeye çabalıyorum. Bunları farkına varmak ve değiştirmek için çabalamak bünyemin alarm durumuna geçmesine sebep oluyor. Büyük stres altında hissediyorum. Benliğimin alışık olduğu, kaçmak istediği bir yer var ve izin vermiyorum. Oluşan stres ortamında hemen anne ve babamın en sevmediğim haline dönüşüyorum. Kendimi çocuklara bağırırken, eleştirirken, zorla yaptırmaya çalışırken, korkuturken buluyorum. Kendimi tanımamıyorum. Terapistim sık sık anneme benzememek için anti anne rolünde olduğumu, tam zıttı hareket etmeye çalışmanın getirdiği olumsuzluklardan bahsediyor uzunca süredir. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum. Anlamak en değerli mücevherden bir anahtar gibi. Anlayınca kapılar bir bir açılıyor. Çok fedakar, izin veren, uçlarda anti anne modu beni çok fazla yormuş, yoruyor. Anneme benzediğim modu da terk edip denge bulmalı, kendim olmalıyım. Çocukların sevgisi için kendimi paralamayı bırakıp çocuklar için doğru olanı yapmalıyım.
Çocuklar döndüğünde Merin uyanmış, ben ise çoktan mutfağa geçmiş, çocukların sevdiği çorbayı yapıyordum. Derin eve gelip Ali’nin dışarda yemek yemeyi teklif ettiğini söyledi. Çorba ve yemek yapıyor olduğumu söyleyip dışarda yemek istemediğimi ilettim. Herkes evde yemekten memnun görünüyordu. Doğumdan sonra aylarca dışarıdan yediğimiz günlerin ardından evde yemek yapıp yiyebiliyor olmamıza çok memnunum.
Saat 6’ya doğru bahçeye çıktık. Bostan’a Merin’i göz önüne alarak, yemeği yapıp saate bakıp çıkarsam günlük en az bir saat çalışabileceğimi fark ettim. Bugünlerde çok daha fazla programlara, saatlere uyuyor olmak düzenimi ve stresimi kontrol altına almamı sağlıyor.
Bahçe, bostan inanılmaz güzel. Haziran bitiyor ama henüz denize gitmedim. Özellikle bayramda evden çıkmam. Cehennem gibi bir kalabalık olduğunu sezebiliyorum. Denizi, yüzmeyi çok sevsem de artık üretmek, yapmak, meşgul olmak istediğimi fark ediyorum. Bu da evde kalarak, her gün çalışarak mümkün oluyor. Her gün azar azar yaptığım gübrelemeyi çocuklardan yapmalarını istedim. Seve seve kabul edip keyifle çalıştılar. Çok kısa sürede bitirdiler ama yoruldular da. Derin’e domateslerin kopardığımız dallarından yeniden domates çıkabildiğini söyleyince hemen bir tane dikti. Kümesten bostana gir eti öğrenen tavukların kanatlarını kestik. Çocuklar bıldırcınlardan birinin ayağına ip bağlayıp otlatmaya, gezmeye çıkardılar. Bıldırcınların dışarıda gezemeyişine üzülüyorlar. Merin yeni keşiflerin ciddiyeti, şaşkınlığı ve mutluluğuyla bahçede coşkuyla oynadı, emekledi. En sevdiği yerde olmanın mutluluğunu yaşadı. Bir ara yine kucak isteyip ağlayınca uykusunun geldiğini anladım. Bostanda yere oturup emzirirken uyuttum. Merin şekerleme yaparken ben de biraz dinlendim. Derin ve Serin’i izledim. Bostan’ı seyrettim. Meyve veren çiçek açan domatesleri, fesleğen ve reyhanları sevdim. Yaydıkları kokuyla kendimden geçtim. En mutlu olduğum anlardan birini yaşadığımı hissettim. Sadece yaşamak bile çok zor bazen. Yaşayabilmek, hem de böyle yaşayabilmek mutlu olmak için en yeterli sebep olmalı dedim kendime.
İçeri girdiğimizde Ali karidesli makarna yapıyordu. Çocuklar isyan çıkardılar. Karides sevmediklerini ve yemediklerini, sadece makarna istediklerini söylediler. Sabah sevdikleri kahvaltı, öğlen sevdikleri çorba, akşam için yemek yaptım. Ek olarak Ali karidesli makarna yapmak istemiş. Buna karşı çıkmalarını tamamen adaletsiz buluyorum. Bu noktalarda büyük çelişkiler, zorlanmalar yaşıyorum. Çocukluğumda yemekle ilgili özellikle babamla büyük sorunlar yaşadım. Her akşam bitmeyen bir işkenceydi. Tabağım bitmeden sofradan kalkamazdım. Hatta yemediğim yemek tabağıyla yiyene kadar odaya kapattığı bile oluyordu. Senelerce, hiç bitmeyecek gibiydi. Bugün ise Ali’yle sevdiğimiz bir yemeği yapıp yiyemiyoruz. Üstelik çocukları yemeğe zorlamıyoruz. Yememek gibi bir seçenekleri her zaman mevcut. Uzunca konuştuk ve çocuklara sade makarna ayırmaya karar verdik. Yemeklere çok fazla burun kıvırıp seçtikleri için artık konu karides bile olsa “Zaten her şeyi seçiyorlar.” deyip hassas davranmakta zorlandığımı anlattım. Bu kadar çok yemek seçmeseler, yemeklere fırsat verseler bizim de gerçekten sevmedikleri yemekleri yememelerine daha saygılı ve anlayışlı yaklaşabileceğimizi anlattım. Bize verilmeyen ebeveynliği çocuklarımıza vermeye çalıştığımızdan asla kolay olmayacak. Sürekli tökezleyip, taklalar atıp yolu bulmaya çalışacağız. Eminim o gün ailemizde doğru olanı yapmaya çalışıyordu. Biz bu kadarını aldık diye verdiğimizle yetinmeyip her gün daha iyisi için çabalayacağız. Gerçekten sevmek bunu gerektirir.
Yemekten sonra herkes yıkanıp yatağa geldi. Merin’i uyutup çocuklara kitap okudum. Tatlı, hatırlanası bir aile gününü böyle bitirdik.
Comments