top of page

Merin 1 yaşında!

  • sesinakmaz
  • 20 Eyl 2024
  • 8 dakikada okunur

Gece geçe kaldım. Çocuklar uyuyunca çalışma odasına kapanıp yazı yazdım, plan yaptım. Gündüz çocuklarla ve Merin’le yediğim yemeği farkına varmıyorum. Gece yarısı yemek yemeyi tercih etmem ama bugün, günlerdir hayalini kurduğum domatesli peynirli sandviçi yapıp yedim. Aşağı odada olduğum için duymamışım. Merin uyanmış. Ağlamadan emekleyerek Serin’in üstünden geçip Derin’in bai ucuna oturmuş. Derin’i sallayarak uyandırmaya çalışmış. Derin, Merin’le o kadar çok ilgileniyor ki, ihtiyaç halinde Derin’e gidebileceğini anlamış. Derin aşağı gelip Merin’in uyandığını söyleyince duymadığıma çok şaşırdım. Aşağı inerken babasına bırakmış. Merin’i aldığımda sanki tüm uykusunu uyuyup almış gibi mutluydu. Fakat aylardan sonra ilk defa gece uykusu kaçtı ve uzun süre uyuyamadı. Geç yattığıma çok pişman oldum. Sabah uykusuz kalkacağım için şimdiden moralim bozulmuştu.


Sabah düşündüğümün aksine uyanmakta pek zorlanmadım. Çamaşır toplayıp sererken Merin’in kakasının geldiğini fark ettim. Yatırmak için kucağıma aldığımda bağırdı. Son zamanlarda tuvalet iletişiminde çabalarımın oldukça gerilediğini hissediyorum. Çişini bile yaptırmamı istemiyor. Vazgeçip bırakmamın bir kaç dakika sonrasında yere yapıyor. Sürekli bezle dolaşsın istemiyorum. Günde en az üç kez yere yaptığı çişi temizliyorum. Yazın çok sıcak havada sıktığını, ağır geldiğini düşündüğüm için yıkanabilir bezleri kullanmaya ara verdim. Bir süre ben de yıkanabilir günlük ped kullanıp bu sıcakta dayanamayacağımı hissettim. Merin’in tuvaletini yaptırmama karşı çıkacağı günlere hazırlıklıydım. Olabildiğince bezsiz dolaşmasına izin veriyor, sabırla çarşaf değiştirip yer temizliyor, zamana bırakıyorum. Merin’i poposunu yıkamak için küvete aldım. Oyun oynamaya dalınca çıkarmadığım tişörtünü de ıslatmış, çok tatlı görünüyordu.


Serin dün Oksijen Metalle Buluştuğunda kitabını okumamı istemişti, okuyamamıştık. Bu sabah kitabı okuma fırsatımız oldu. İçinde önerilen basit deneyi uygun bir zamanda yapmaya karar verdik. Kimya öğrenmek için güzel bahaneler.


Aşağı indiğimizde çocuklar oyun odasında lego oynamaya başladılar. Bir ara Derin gelip Merin’in bacağını fena halde kaçırdığını, Derin’in de kaşıdığını, kaşımayı bırakınca bağırdığını söyledi. “Anne çok üzüldüm. Sanırım çok kaşınıyor, kaşırken derisini kaldırmış. Krem nerde?” dedi. Serin’e de “Ben kremi alıp gelen kadar bastırmadan kaşımaya devam et. Ağlamasın. Hemen geliyorum.” dedi. Krem sürüp Merin’i rahatlattılar.


Bugün Merin’in doğum günü. Bir yaşına girmiş olması, güzel bir rüyaymış hissi veriyor. Zamanın bu kadar çabuk geçmesi gerçek olamayacak kadar imkansız sanki. Doğuma yaklaşırken günler geçmiyordu, doğumdan sonra da bakımı oldukça zahmetli olduğu için her akşam uyuduğu saatleri iple çekiyordum. Hem bir an önce büyümesini istiyor, hem de bu kadar küçük olmasının tadını her an çıkarmaya çalışıyordum. Bir yaş! Dört diş, çoktan atılmış ilk adımlar, “Anne, baba, mama, meme, deh…” en fazla 5-6 kelime, artan mizah, eğlence, hayal kırıklıkları ve öfkeyle ağlamalar, kaşık, çatal kullanmaya başlama, cömertçe gösterdiği sevgi, tüm yorgunluğu örten mutluluk… her şeye rağmen Merin’le geçen en zor günümü bile hiç bir şeyle değişmem. İyi ki dünyaya gelmesine aracı olduk. Merin bizimle olduğu için çok şanslıyız. Bence Merin de bu eve doğduğu için çok şanslı. Bu evde sonsuz bir sevgi, sürekli Merin’e açık dört kucak var. Bebek bakmanın zorluklarını neşesiyle azaltıyor. Varlığı sayesinde evimiz öncesinden de mutlu. “Merin.” deyince hepimizin yüzü gülüyor. İyi ki doğmuş canım kızım.


Bu sabah arkadaşımız Sinem bize gelen bir paketini almaya uğradı. Kahve içip sohbet ettik. Eve gelen herkes, bizim olduğu kadar çocukların da arkadaşı gibi. Bizimle oturup aktif şekilde muhabbet ediyorlar. Eve birilerinin gelmesini çok seviyor çocuklar. Başka dünyalara konuk oluyorlar sanki. Biz yetişkinler de çocuklar olduğu için bir çok konuşmayı başka zaman konuşmak üzere erteliyoruz. Eskiden yetişkin yetişkine muhabbet edememekten yakındığım olurdu. Ama çocukların sosyalleşme ihtiyaçlarını yetişkinlerle de giderebildiklerini görünce daha çok fırsat vermeye çalışıyorum.


Çocuklar sık sık Merin’in doğum gününü kutladılar. Keşke anlasaydı doğum günü olduğunu dediler. Özel bişeyler yapmak istediler ama çocuklarımın hiçbirine bir yaşında gözle görünür herhangi bir kutlama yapmadım ama içimdeki kutlama hep duygu dolu, coşkuluydu. Merin için de doğum günü sembolleri olan pasta, hediye gibi şeylere gerek duymadım. Derin, günü Merin’le daha çok oynayarak geçireceğini, böylece Merin’i mutlu ederek kutlayacağını söyledi. Bende bu en güzel hediye. Önce kucağında bolca davul çaldırdı. Derin bateri çalmak üzere oturduğu an Merin çılgın bir hızla yanına gidip elinden bagetlerini alıyor ve bateriyi ele geçiriyor. Hiç bir şey yapamasa yapabildiği en hızlı şekilde ritim tutuyor. Bu kadar küçük olup böyle büyük çaba harcaması çok komik. Gülerek izliyorum. Derin her seferinde büyük sabırla idare ediyor. Yanından almayı önerdiğimde “Hayır anne, ben hallediyorum.” diyor. Davulun ardından dün Merin’e aldığım topu oynadılar. Merin’in öyle çok uykusu geldi ki, sarhoşmuş gibi kendini oradan ıraya atmaya başladı. Biraz geç oldu ama uyuttum.


Çocuklarla topladığımız yaprakları çizecek, inceleyecektik ama geç oldu. İngilizce dersine gideceklerdi. Serin bana kızarak yaprak falan görmek istemediğini söyledi. Günlerdir legosunu yapıp oynamak istediğini söylüyor. Yapmak istediği legonun çok fazla parçası var. Öyle çok işim var ki, legolarını bari kendileri yapsınlar istiyorum. Serin’e gerçekten çok fazla legolarının olduğunu, bozulan legoları kılavuzdan yapmaktansa yeni şeyler tasarlayabileceğini söyledim. Kesinlikle istemedi. Bu legoyu yapıp aklındaki oyunu oynamak istiyormuş. Legoların kutularını ve yapım kılavuzlarını, çok yer kapladığı için atıyorum. Yapmak için telefonuma indirdikleri lego uygulamasını kullanıyorlar. Fakat Merin uyurken telefonumu kamera gibi kullanıp Merin’i izliyorum. Serin telefonumu istediğini söylediğinde veremeyeceğimi söyledim. “Keşke Merin hayatımızda olmasaydı.” dedi. Bunu kast etmediğini, şu an hayal kırıklığı yaşadığını, lego yapmayı çok istediğini biliyorum. Bu durum böyle giderse kötü olacağını hemen anlıyorum. Eğer çocuklar sorunlu gözüken bir davranış, hal içindeyse mutlaka daha fazla ilgi ve anlayışa ihtiyacı vardır. Bugün için planladığım yapılması gerekenleri bir kenara bırakıp Lego yapmaya başladım. Merin de uyandı. Serin lego yapıp yardım etmeme düşündüğümden çok daha fazla mutlu oldu. “Anne biz çok iyi bir takımız.” dedi. Evet biz gerçekten çok iyi bir takımız. Çocuklarla aynı takımda olduğumuzu özellikle çatışma anlarımızda hatırlamaya çalışıyorum. Çocuklarla günlük bir rutin oluşturmaya çalışsam da bunun sadece benim uygun gördüğüm şeylerden ibaret, okul gibi olmamasına dikkat ediyorum. Öyle olmasını istesem de yürümez. Mesela bugün Serin’e teklif ettiğim lego dışındaki her şeyi reddeder. Benim tekliflerime sıcak bakmaları, en azından denemeleri için benim de onların ilgilenmek istedikleri şeyleri dinlemem, katılmam, onlarla paylaşmam gerek. Çocuklarla bağ kurmak diğer her şeyin, her türlü öğrenmenin üstünde. “Legoyu bırak, önce piyano çalış.” demem hiç bir işe yaramaz. Piyano çalışması için lego yapmak da rüşvet gibi. Okulsuz yaşamın içinde çocuklara sadece okumalarında, çalışmalarında değil, oyunlarda, kendi ilgi alanlarında da eşlik etmek, onların dünyasına girmek gerek. Birbirimizi anlamanın, sağlıklı ilişkiler kurmanın, birbirimize sevgimizi göstermenin, bağlanmanın yolu bu. Bağlanmadan öğrenme gerçekleşmiyor. Bu sayede bize inanıyor, onlar için oluşturmaya çalıştığımız çevreye ilgi duyuyor, kuralların onların iyiliği için var olduğuna güveniyorlar.


Merin koltuk aracılığıyla masaya tırmanıp tüm legoları yere atmaya başladı. Serin öyle mutluydu ki “Atsın anne, benim için hiç sorun değil. Toplarım.” dedi. Birazdan İngilizce dersine gideceklerini, hazırlanmaları gerektiğini söyledim. Son zamanlarda derse girmek istemediğini söyleyen Serin “Tamam anne, hazırım ben. Babam gelince hemen çıkarım.” dedi. “Sen yokken yapmaya devam ederim.” dedim. “Buna çok sevinirim!” diyerek, mutlulukla seke seke İngilizce dersine gitti.


Gittiklerinde legoya devam ettim ama bir kaç parça aramam gerekiyordu. Yalnız kalınca Merin’le devam etmek imkansız hale geldi, bıraktım. Serin’in memnun olacağı kadarını yapmıştım. Kendime ve Merin’e kahvaltı tabağı hazırlayıp, bir yandan da yemeği pişirmeye koyuldum. Merin sürekli elinden tutmamı ve gezdirmemi, nereye isterse oraya götürmemi istiyor. Artık neredeyse hiç emeklemek istemiyor. Benimde karnımı doyurmam, yemek yapmam gerek. Bir süre gezdirip mutfakta işime baktım. Merin defalarca gelip huysuzlandı, ağladı, kucağıma gelmek istedi. Tek elimle sebzeleri doğrayıp tencereye attım. Tek elimle kahvaltımı hazırlayıp yine tek elimle yedim. Bazen Merin’e ben yedir eye çalışıyorum. O zaman O da bana yediriyor. Birbirimize yemek yedirerek ayakta kahvaltı yaptık. Serin’de de çok zorlanmıştım. Tam bir yaşına geldi, rahatlarım dediğin dönem sanki yine yenidoğan dönemine giriyor, yüksek taleplerle kucaktan inmiyorlar.


Merin sabah uykusunu çok az uyuduğu için uykusu gelmişti. Uyutmak için yatağa yatırdım, emzirdim. Doğduğundan beri Derin ve Serin’de olduğu gibi emzirerek uyutuyorum. Ama uyuyamadı. Yatakta döndü, oynadı durdu. Bu hali iyi biliyorum. O kadar yorgun ki, uyuyamıyor. Ben de durumu Derin’le beraber okuduğumuz Seksen Günde Devri Alem kitabını okuyarak değerlendirdim. Kitap oldukça güzel. İnsan elinden bırakamıyor. Derin benden hayli önde. Olabildiğince okuyarak yetişmeye çalıştım. Sonunda Merin uyuduğunda aşağı inip kendime bir kahve yaptım. İçmeye başlamışken Ali ve çocuklar geldi. Nasıl oluyor da herkes tam yalnız kalabildim dediğim zaman yanımda bitiyor bilemiyorum. Ama aldırıp etmiyorum. Bu duruma çok alıştım. Çocukların hemen ardından Merin yine uyandı ve çıkıp tekrar uyuttum. Gün içinde hatırı sayılır sayıda Merin’i uyutuyorum.


Çocuklar yokken kargo şirketi gelip sipariş ettiğimiz kitapları bıraktı. Math In The Garden kitabını Pepper&Pine sayfasında görüp bayıldım ve yurtdışından sipariş ettim. Artık basımı olmadığı için farklı bir siteden oldukça abartılı bir fiyata aldım ama matematiği günlük hayatta kullanma pratikleri içerdiğinden verdiğim paraya değeceğini umuyorum.


Serin’e yeni keşfettiğim Seslere Yolculuk kitabını aldım. Aslında elimde çok fazla kaynak var ama farklı kaynaklardan yararlanmanın ilgilerini canlı tuttuğunu gördüğümden seveceklerini düşündüğüm kitapları almaya devam ediyorum. Bunu oldukça sevdim. Serin de bayıldı.


Derin, Super Sons kitabının ilkini okuyup çok beğenmiş. Uzun zamandır ikinciyi almamı bekliyordu. Görünce mutluluktan zıpladı.


Çocuklarla çalıştığımız her konu için herkese ayrı bir defter tutuyoruz. Çizgili ya da ince yapraklı defterleri sevmiyorum. Aslında zamanım olsa tüm defterlerimizi kendimiz yapalım isterim. El yapımı ciltleme işini çok seviyorum. Çizgisiz, kalın yapraklı çizim defterlerini her türlü konu için kullanıyoruz. Bu resim defterlerini denemek için aldım ve çok beğendim.


Serin kendisi yokken lego yapımında geldiğim noktadan çok memnun oldu. Yapmaya devam ettik. Hamileliğimde, doğumdan günler öncesine kadar bile o kadar çok lego ayıklayıp düzenledim ki, parça bulmak çok kolay oluyor. Bunca lego içinde parça ararken başım dönüyor. Hala ayıklanacak çok fazla legomuz olduğunu görünce altından nasıl kalkacağımızı düşündüm. Ayrıca hepsinin fotoğrafını çekip, düzenleyip, etiketlerini yapıp kutuların üstüne yapıştırmam gerekiyor ki karşıdan bakınca hangi legonun hangi kutuda olduğunu görebilelim. Şimdiye dek sadece bir kutunun etiketini yapabildim. Lego bambaşka bir dünya.


Çocuklar derse gidince genelde babalarıyla dılarda yemek yiyorlar. Yine de kimse yemezse Merin ve ben yiyeceğiz diye yemek yapıyorum. Özellikle Merin’in her öğünde protein, lif, çeşitli vitamin, mineralleri, sağlıklı yağları alabileceği öğünler hazırlıyorum. Hiçbir şey yapamasam tereyağında tavuklarımızın taze yumurtasından omlet, evde yaptığım yoğurt, ekşimiş yoğurdumdan yaptığım lor peyniri, yanına çiğ meyve, sebze gibi pratik ama zengin içerikleri olan fermente gıdalar sunuyorum. Kahvaltıda bol cevizli krepler, muzlu, tahinli yulaf pankekler yapıyorum. Kendi ekşi mayamla ekmek ve grissini pişiriyorum. Bugün millet eve aç geldi ve yaptığım yemeği neredeyse bitirdiler. Şaşırdım. İnsan emek verdiği yemek yenince mutlu oluyor gerçekten.


Yemekten sonra Derin un helvası istediğini söyledi. Dedesi sık sık yaparmış. Evlerine gittiğinde Derin de şahit olmuş, çok beğenmiş. En sevdiği tatlılar arasına girdi. Tarif ettim, kendisinin yapabileceğini söyledim. Ölçüp tartıp harika bir helva yaptı. Şeker, un etrafa saçılmış. Temizledi, topladı. Çocukların yemeklerini hazırlıyor olmaları en önemli kazanımlardan bence.


Serin piyano çalışırken Merin rahat vermedi. Bu ara derslerini de sabote ediyor. Çalmaya başlayınca hızla gidip tuşlara basıyor, Merin de çalmak istiyor. Melodikayla oyalamaya çalışsam da olmadı. Melodikayı üflediğimde ses çıktığını anladı. Üflemediğimde ses çıkmıyor ve bu da Merin’e başarmış hissi vermiyor. Beğenmedi. Evde böyle meraklı ve azimli bir bebek varken çocukların çalışmaları sekteye uğruyor. Serin çalışmasını bitirip yine lego yapımına döndü. Neredeyse tüm günü lego yaparak geçirdi. Derin pad ve yastıkta vuruş pratiği yaparken sıkılmamak için benden bir video izleme izni istiyor. Bugün rübik küple ilgili bir video izledi. Genelde izledikleri arabaları tanıtan yabancı videolar oluyor ve günde bir tane, 30-40 dakikayı geçmiyor. İzleyeceği her şeyi izlemeden önce bize gösteriyor. İnternette öylece gezinmelerine müsaade etmiyorum. Nedenlerini çok konuştuğumuz için itiraz etmiyorlar.


Derin Netflix’de Speed Cubers adlı bir belgeselden bahsetti ve beraber izlemeyi teklif etti. Kabul ettim. Sadece 40 dakikalık belgeselin ilk 10 dakikasında durdurmak zorunda kaldık. Merin’in duş almadan uyuyakalmasını istemediğim için yıkadım. Ardından 25. dakikasında yine Merin ağlayıp kendisini gezdirmemden de hoşnut olmayınca yine durdurduk. Merin’in öyle çok uykusu geldi ki, ne istediğini anlamak mümkün değil ve çok komikti. Ağlarken kendini yere atıyor, yüz üstü kendini kapatıyordu. Ağlarken hep kafasını bir yere dayama, yaslanma ihtiyacı duyuyor. Kimse yoksa yere kapanıyor. Ağlamasını bile çok seviyorum. Derin gelip müdahale etti. Merin’in hemen keyfi yerine geldi, Derin’e kahkahalarla eşlik etti. Benim yerim başka ama Derin ve Serin’le çok eğleniyor. Ben de fırsattan istifade edip Serin’e legoda yardım etmeye devam ettim. Kendi kendine o kadar çok çabalıyor, vazgeçmeden yapmaya devam ediyor, öyle dikkatle kafa patlatıyor ki, hayranlıkla izliyorum. Bir işe odaklanınca hiç sorun çıkarmıyorlar, birbirlerine sarmıyorlar.


Belgeseli tekrar başlatıp sonuna kadar izlemeyi başardık. Mükemmeldi. Rübik küp belgeselini ağlatarak izleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ailesi, otizmli çocuklarının asla yapamayacağı düşündükleri her şeyi yapabilmesini rübik küple başlayan hikayesine borçlular. Ama herşeyden önce, tüm iletişim çabalarına rağmen karşılık vermeyen oğullarına, sadece eşlik ettiklerinde ilişkilerinin nasıl da değiştiğini anlattılar. Bence bu hikaye tüm anne babalara ders niteliğinde. İki rübik küp şampiyonunun dostluğundan, hikayesinden çok etkilendim. Derin’le böyle güzel zaman geçirip, ilgilendiği alanın ne muhteşem olduğunu görmek bağlarımızı güçlendirdi. Bir kez daha çocuklarımın ilgilendiği her şeyi ciddiye alıp onlarla araştırmanın, derinlere dalmanın ne çok kapı açtığını anladım. Bu çok yönlü gelişim sağlayan bir ilgi alanıymış. Hafife almışım.


Merin’i yatırmaya çıktığımda çocuklar duşa girdiler. Dün gece çok az uyuduğum için yorgunum. Derin “Anne Merin’i uyutunca koridorda, kitaplıkta bize kitap okur musun?” dedi. Aslında çok yorgunum ama böyle zamanlarda “Derin bunu benden daha kaç kere ister ki? Büyüyor.” deyip kabul ediyorum. En sevdiklerinden olan Bir Plastik Şişenin Yolcucuğu kitabını okumamı istedi. Ama Derin’in de, Serin’in de konuşmak istedikleri çok şey vardı, okuyamadık. Serin legolarını bozulmadan muhafaza etmek be rahatça oynamak, sergilemek için bir alan istediğini anlattı. Derin kendi rübik küp çözme rekorunu geliştirmeye çalıştı. 22:30 olduğunda muhabbet etmenin çok keyifli olduğunu ama artık uykusuzluğa dayanamayacağımı söyledim. “Tamam.” deyip hemen yatağa yattılar. Çocuklarımı aklımın bile alamayacağı kadar çok seviyorum. Gün böylece sona erdi.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Bir yüzük hikayesi

17 Eylül 2024 Bu sabah Merin yine Derin ve Serin’i uyandırdı. Artık uyandırmasını dert etmiyorum. Herkes aynı zamanlarda kalkıyor. Bugün...

 
 
 

תגובות


bottom of page