18 Haziran 2024 Salı
- sesinakmaz
- 19 Haz 2024
- 6 dakikada okunur
Dün gece çocuklar uyuduktan sonra günlük yazarken bir ara gözlerim kapanmış. Uykum var. Bir an için eğer yazmazsam benliğimi kaplayacak olan yapılması gerektiğini düşündüğüm bir işi yapmamanın rahatsızlığını hayal edip gözlerimi açık tutmaya büyük çaba sarf ettim. İnsanın hayatına yeni bir rutin eklemesi diğer şeyden vazgeçmeyi ve bunu sürdürme gayretini gerektiriyor. Yazmayı tamamlayıp uykuya geçtim. Günde en azından 7 saat uyumalıyım.
Sabah kafamdaki işleri yapmış, zamanında yatmış ve uykumu almış olarak enerjik uyandım. Üretirken ev işleri gibi diğer işlerden vazgeçmek durumunda kaldığımdan, evi toplamaya, temizleme neresinden başlasam planlarıyla yataktan kalktım. Merin’e çiş yaptırıp yere çıplak koydum, çamaşır işlerine koyuldum. Bir an büyük bir şaşkınlıkla Merin’e fırladım. Yaptığı kakayla oynamaya başlamış. Ne görüntü ama! Kendi kendime “Ah! Çişi yaptırdın ama kakayı unuttun!” diye söylendim. Yerler, lavabo, ardından küvet nasibini aldı. Tüm bu temizlik güne maraton koşmuşum gibi başlamama sebep oldu.
Derin’in bugün aceleyle dışarı çıkıp girdiğini hissettim. Böyle olduğunda işin kolayına kaçtığını ya da bir işten kaytardığını anlıyorum. Hayvanlara bakmış ama sularını doldurmamış mesela. Çocuklarla yapmadıkları işlerin sonunda neler olacağıyla ilgili sürekli konuşmak, sohbet etmek gerekiyor. Ama bu durum sık sık tekrarladığında sohbet ders vermeye, gütmeye, emir verip yönlendirmelere dönüşüyor. Bunu sevmiyorum. Zorlandığım yerlere bakınca dolabımı toplamadığımda annemin tüm kıyafetlerimi yere döktüğünü, montumu asmadığında balkondan aşağı attığını, evi temizlemediğimde ciddi yaptırımlar uyguladığını hatırlıyorum. Annemi suçlamıyorum. Onun da ailesinden alabildiği ebeveynlik akıllara zarar. Şiddetin ve istismarın çeşitli türlerine maruz kalmış. Sadece anlamaya, özellikle neden zorlandığımı, çocuklar üstlerine düşeni yapmadığında neden çığlık çığlığa bağırmak istediğimi anlamaya çalışıyorum. Anlamak, içimde yükselen öfkeye isimlendiriyor. Ancak varlığını, ne olduğunu bildiğim şeyi yönetme imkanım var.
Sabah Merin uyumadan kısa bir zamanım var. Mutfağı toplamak uzun sürdü. Fideleri dün de sulamadık. Eğer bugün de ihmal edersek ölebilirler. Merin’in uykusu geldi. Derin’den sulamasını rica ettim. Güneş yükseldiği için yağmurlama değil, suyu yapraklarına değirmeden, dibini sulamasını istedim. “Anne ne fark eder? Her şekilde yaprağına değiyor.” dediğinde derin bir oh çekip ne fark ettiğini açıklamak üzere konuşmaya hazırlandım. Daha önce defalarca anlatmama rağmen tekrar anlatmam gerekiyor. Yardım etmek amacıyla başladığımız bir işi olması gerektiği gibi değil de kendi yöntemimizle yapacağımızı söylüyorsak buna yardım diyemiyorum. Hatta yardıma ihtiyacı olan birini sabote etmek olarak görüyorum. O fideleri benim yaptığım gibi değil de kolayına kaçarak üstten suladığında zarar vererek sabote etmiş oluyor. Sanırım insanları ikna etmek, yapılacak işi anlatmak, yaptırmak, hatırlatmak yapmaktan daha zor geldiği için genellikle kendi işimi kendim yapmayı tercih ediyorum. Bu sabah Serin de morali bozuk uyandı. Bugün iyi bir başlangıç yapmadık.
Salı günleri film günümüz. Bugün diledikleri bir abur cuburu yemelerine göz yumuyorum. Küçükken evimizde hep bir abur cubur çekmecesi, hatta dolabı olurdu. Babam zorla yemek yedikten sonra mutlaka bunlarla ödüllendirirdi. Oldukça fazla şekerli gıda yiyen bir çocuktum. Bugün benim için bile vazgeçmek çok zorken çocukları hayal ettiğim kadar uzak tutamadım. Ama kendimle karşılaştırınca benden çok daha az yediklerini gözlemliyorum. Aslında kendime engel olamadığım için uzak durmaya çalışıyorum. Yemeye başlayınca durmak bilmiyorum. Çocuklara kahvaltıda waffle yapmayı ve üstüne şekerlemeler koymayı önerdim. Mutluluktan havalara uçtular. Kahvaltıda bu dönem gündemimizde olan Antik Mısır’la ilgili bir kitap okuduk. Kahvaltı bittiğinde aldığımız M&M’s paketlerinin tamamını bitirenin ben olduğumu görüp çocuklara şaştım.
Kahvaltıdan önce ve sonra biraz temizlik yaptım. Kısa aralıklarla yaptığım için bitmiyor, tüm gün aralıksız yapsam da bizim evde temizlik düzen asla bitmez. Salonun yarısını bitirdiğimde Merin’in tekrar uykusu geldi. Uyuttuğumda çocuklar benimle monopoly oynamak istediklerini, yere oturmam gerektiğini söylediler. Merin kucağımda uyurken yere oturamayacağımı söyleyince masaya geçip ikisi oynadılar. Yine yetemediğimi hissettiğim, Merin’e bakarken çocuklara eşli edemediğimden rahatsız olduğum, biraz öfkelendiğim bir süre yaşadım. Oturduğum yerden çocukların oyununu dinledim. Derin eskiye göre çok daha iyi hesap yapıyor. Serin Mısır Firavunu şapkası takmış. Bikinisinin altına geçen senelerde diktiğim deniz kızı eteğini giymiş. Tam bir moda tasarımcısı. Neyi neyle giyeceği konusunda gerçekten çok yaratıcı.
Merin uyandığında temizliğe devam ettim. Çocuklar oyun oynarken anlaşmazlık yaşayıp bıraktılar. Camların çok kirli olduğunu görünce, Merin’in yeni uyandığı için keyfinin yerinde oluşuna güvenip camları yıkadım. Zaman bulabildiğimde temizlik ve düzene fazla takılıyorum. Zaman bulamadığımdan ancak elimden gelen kadarını yapıyorum. Evi sadeleştirdikçe temizlemek kolaylaşıyor ama yine de harcadığıma üzüldüğüm kayda değer bir zaman alıyor. Bu sebeple fazla takılmamaya, yetebildiğim kadarını yapmaya çalışıyorum. Merin ağlamaya başlayınca çocuklar da dışarı çıktılar. Camın birini yıkadılar. Suyla haşır neşir olmak, köpükler yapmak çok eğlenceli. Temizlik zihni yormadığından, benim gibi kafası milyon tane şeyle dolu olan biri için yapılması en kolay iş. Başı ve sonu var. Bitirebiliyor olmak haz veriyor.
Çocuklar suyla oynayıp birbirlerini ıslatmaya başladılar. Çocukları izlerken Serin’in Derin’e çok haksızlık yaptığını fark ettim. Gün içinde defalarca yaptı. Serin’le başkalarının sınırları hakkında konuşmam gerektiğini hissediyorum. Dışarda çok sakin, adil bir çocukken, evde bize canının istediği gibi davranamayacağını bilmesini isterim. Derin’in sürekli alttan alması durumu kötüleştiriyor.
Merin’in tekrar uykusu gelince bugün bostanda vakit geçiremeyeceğimi anladım. Bir kahve yapıp Merin kucağımda uyurken çocukları izleyebileceğim bir yere oturdum. Serin amuda kalkma denemeleri yaptı. Derin araba sürmek için izin aldı. Bazen arazi içinde sürmesine izin veriyoruz. Film günü için sabırsızlandıklarından Merin uyanınca hemen içeri girip yemek yedik. Serin’e ve Derin’e ayrı ayrı sarıldım. Sanki günlerdir sarılmamışım. Çocuklarım yanımdayken özlüyorum. Merin o kadar çok kucağımda ki, diğerlerine sarılmaya fırsat kalmadığını hissettim. “Daha çok sarılalım, kalplerimiz yan yana olsun, hep yakın olsun.” dedim. Serin “Anne seni çok seviyorum ve daima seveceğim.” dediğinde “Beni ağlatmayı başardın.” deyip çok ama çok sarıldım. Merin şaşkınlıkla bizi izledi. Çocuklar her yeri yemek ve yağ içinde olan Merin’i teker teker sanki tembihlenmişler gibi sevdiler. Gün içinde düşündüğüm milyon tane şeyin sevginin yanında ne aptalca olduğunu düşündüm. İlk önce sevgi, hep sevgi, en önemlisi sevgiydi.
Merin’le banyo yaptık. Merin’e bayılıyorum. Merin’i öyle şok seviyorum ki, ben bile şaşıyorum. Bakmak, O’na göre yaşamak, yapamadıklarım, eksik kalanlar, tüm zorluklar umrumda değil O’na bakarken. Merin’le her şey tamam hatta hep daha fazlası. Sevgi daha fazla, neşe daha fazla, aşk çok çok fazla. Çocuklarımı, Ali’yi, ailemi çok seviyorum.
Çocuklar Young Sheldon izlerken Merin’le diğer odağa geçtik. Zaten izleyemiyorum Merin de ekrana maruz kalsın istemedim. Ukulelemi akort edip biraz çalışmaya yeltendim fakat Merin elimden alırken çalmak mümkün değil. Ben de bırakıp Merin’le oynadım. Ne yaptığını izleyip, ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Tüm varlığımla, başka bişey düşünmeden o andaydım. Tüm gün çocuklarlayım ama kendimi tamamen çocuklara verebildiğim anlar çok kısıtlı. Hep bir sonraki an, bir sonraki plan, yenilecek yemek, uyunacak uyku, yapılacaklar listesiyle boğazıma kadar doluyum. Burada sadece Merin’le olabilmek çok iyi geldi. Geçirdiğimiz en güzel anlardan biriydi. Ali’yi özleyip aradım. Neler yaptığını anlattı. Geç geleceğini söyledi. Sadece özlediğim için aradığımı söyleyip görüşmek üzere kapattım. Yoğun çalışması gereken bugünlerde aklı bizde kalsın istemiyorum.
Merin’i uyutmaya çıkıp çocukları dizi izlerken bıraktım. Çocuklara film izlerken eşlik etmeyeli ve bişey izlemeyeli uzun zaman oldu. Merin’i uyutup çocuklara katılırım diye düşünmüştüm. Merin uykuya dalmakta güçlük çekti. Uyuyamadıkça, debelendikçe gerilmeye başladım. Böyle zamanlarda beklenti içine girip üzülmemek için kendimi en kötüsüne hazırlıyorum. Merin’i uyutup çocuklara katılamayacağımı anlayıp kabullendim. Bir süre sonra uykuya daldı. Kısa zaman sonra çocuklar da geldi. İzledikleri ilginç yerleri anlatmaya başladılar. Saat 11’e geliyor. Daha aşağı inip mutfağı toplamalıyım, köpeğimiz Nelly’yi içeri almalıyım. Hatta yapabilsem daha bir sürü işim var. Çocuklara “Sizinle konuşmak, eğlenmek, şu an en az yarım saat daha muhabbet etmek istiyorum. Ama aşağı inmem, etrafı toplamam gerek. Eminim masa dağınıktır ve tabaklarınız etraftadır. Sizin yapmadığınız işler ve benim yapmam gerekenlerden sizinle keyifli vakit geçirmeye fırsat bulamıyorum. Şu an eğlenmek, gülmek, kendimi bırakmak istiyorum ama uykumu alabilmek ve yarına yetişebilmek için yapmam gerekenler var. Çocuklar lütfen. Üzerimdeki sorumluluklardan bıkkın, sıkıcı biri haline geliyorum. Her yolu denedik. Kendi işimizi kendimiz yapmalıyız. Beraber daha keyifli zaman geçirebilmek için dağıttıklarınızı, kendi eşyalarınızı toplamanızı, düzene katkıda bulunmanızı istiyorum. Çocukluğunuzu doya doya yaşatmanızı istiyorum. Ama çocukluğunuzu benim bugünümü elimden alarak yaşamanız doğru gelmiyor.” dedim. Serin “Çocukluğumuzu senin sayende çok güzel yaşıyoruz anne. Teşekkürler. Seni çok seviyorum.” dedi. Derin “Anne mutfağı toplama, bana bırak. Sabah toplarım.” dedi. Bense “Hayır Derin, anlık çözümler istemiyorum. Sürekli yapabileceğimiz alışkanlıklar edinmeliyiz. Sofrayı kurmak, masayı toplamak, tabak bardaklarınızı lavaboya hatta bulaşık makinesine koymak gibi. Mutfağı ben toplarım ama arada senin de toplaman güzel olur.” dedim. Aile sarılmasıyla birbirimizi sarmaladık. Sürekli şu anın ne kadar muhteşem olduğunu düşündüm.
Çocukları uyumak üzere yatakta bıraktım. Aslında Serin bensiz uyumaz. Mutfağı toplayıp geleceğimi söyledim. Ben dönene kadar çoktan uyumuş olacaktı. Bu taktik bugünlerde çok işime yarıyor. Aşağı indiğimde Serin de geldi. İçimden “Yine ne var Serin!” demek geldi. Meğerse su ve tilkisini almaya gelmiş. Doğumgününde diktiğim tilki olmadan uyuyamaz oldu. Etrafı toplamayı bitirdiğimi düşünüp biraz oturmaya hazırlanırken yine Merin uyandı. Uyuttum ve artık pilim bitti. Günü sonlandırıyorum.
Yorumlar