Doktor ziyareti
- sesinakmaz
- 26 Şub 2024
- 3 dakikada okunur
16 Şubat 2024


Güne çocukların Merin’le tatlı tatlı sohbet etmesiyle başladık. Bir kaç ay içinde merin’in sabahları uyanıp çocukları uyandıracağını, oyun isteyeceğini söylediğimde çok mutlu oluyorlar. Özellikle Serin o günlerin gelmesini heyecanla bekliyor. Merin’le daha çok oynamak istiyor. Derin de emekleyip yürüyeceği günlerin hayalini kuruyor. Merin bir kaç gün içinde beş aylık olacak. Zaman nasıl da geçti. Oysa ilk günler, gün bile bitmiyordu, akşam olmuyordu sanki.


Merin’de gördüğüm, pişik olmayan ve uzun zamandır geçmeyen bir kızarıklık için bugün doktora gitmeye karar verdim. Öğleden sonra için randevu aldım. Sabahları Merin uyurken yine yürüyüş yapabiliyorum. Aksatmak istemediğim için işlerimi öğleden sonra yapmaya çalışıyorum. Yürüyüşten gelince çocuklarla yemek yedik. Merin’le doktora gitmek üzere çıktık.
Aslında biraz erken çıkmıştım ama trafik yüzünden ve park yeri bulmakta çok zorlandığım için geç kaldım. Bu küçücük yerlerin bile böyle yoğun hale gelmesine her geçen gün şaşırıyorum.
Doktora vardığımızda ortamın sessizliği ve yatıştırıcı etkisiyle ben de sakinleştiğimi hissettim. Arzu Hanım’ı senelerdir tanırım. Serin sanırım 1,5-2 yaş civarındaydı. Hiç alışık olmadığım ve ne olduğunu çözemediğim bir şekilde rahatsızlandı. Giderek sesini de kaybetti. Haftasonu olduğu için acile götürmek zorunda kaldık. Hemen antibiyotik verip göndermişlerdi. Teyzeme durumu anlattığımda, bu hastalık için antibiyotik vermelerinden şüphelendiğini söylemişti. Emin olmak için haftasonu biter bitmez Arzu Hanım’ın kliniğine gittiğimizde larenjit olduğunu, antibiyotiğin yanlış tedavi olduğunu öğrendim. Serin’in ilk antibiyotiğini ihtiyacı olmadığı halde almış olmasına çok üzüldüm. Oracıkta gözlerim doldu, ağlayacaktım. Arzu Hanım kolumdan tutarak beni teselli etmişti. Kendisinin de devlet hastanesinde çalıştığı dönemde hatalar yaptığını, bunun dünyanın sonu olmadığını, telafi edilebileceğini söylemişti. Bu destek bana çok iyi gelmişti. Hala her gittiğimde aynı yakınlığı, desteği hissederim. Bir arkadaşı ziyaret ediyor gibi hissederim. Bazen çocukları bir rahatsızlıktan ötürü götürdüğümde “Siz bu kadarcık hastalık için çocukları bana getirmezdiniz. Şaşırdım.” der, güleriz. Çocuklar pek hastalanmazlar. Bu sebeple çok nadir görüşürüz. Hatta Merin doğmadan önce 2 sene hiç gitmemişiz. İhtiyaç olmayınca yıllık kontrole bile gerek duymuyorum. Bugün de Merin’deki kızarıklığın ciddi olmadığını öğrendim. Bir krem deneyip, yeni başladığı meyve aromalı demir takviyesiyle alakalı olup olmadığına bakacağız.
Doktor Arzu Hanım bir ziyaretimizde Serin’e yaptığım Waldorf bebekleri çok beğenmişti. Bir tane de klinik için yapıp yapamayacağımı sormuştu. Tabi dedim ama hala yapamadım. Aklımda doktor bir Waldorf bebek var. Umarım bir gün yapıp götüreceğim. Mükemmelliyetçi yanım öylesine bişey yapıp götürmeme engel oluyor. Hep daha iyisini istediğim için bu sefer de ortada bir ürün olmuyor. Klasik, bilindik bir kısır döngü bu.
Merin’in gelişimi çok iyi. Daha beş aylık bile olmadı ama desteksiz oturabiliyor. Doktoru Arzu Hanım sekiz aylık bebekler gibi oturduğunu söyledi. Üstündeki kıyafetlerin bedenini sorunca, bir yaş kıyafetleri giydiğini söyledim. Özellikle sadece anne sütü alan çocuklarda kilolu olmak bir sorun değilmiş. Bu onların iri, uzun ya da kilolu olduğunu göstermiyormuş. Ailemde de bebekken böyle kilolu olup, büyüyünce minyon ve zayıf olan çok insan tanıyorum. Sağlıklı bir bebek olması yeterli.
Merin’in rota virüs ikinci doz aşısı da yapıldı. Yaklaşık bir saatlik muayene sonrası işimiz bitti ve eve dönmek üzere çıktık. Bir doktor muayenesinin bir saat sürebilmesi şahane. Aslında olması gereken bu. Her doktor ziyareti sonrası hastanelerdeki 10’ar dakikalık muayeneleri düşünmeden edemiyorum. Çok fazla hastanemiz var ve hepsi dolup taşıyor. Dünya Gözüyle Çocuk atölyesinde Onur’un “Hastanelerin çokluğu, hasta insanın da çok olması demektir.” benzeri sözleri ve konuştuklarımız geldi aklıma. Bunu olumsuz bir durum olarak değerlendirmiştik. Sağlıklı bir toplumda bu kadar çok hastaneye ihtiyaç duyulmaz. Düşünmemiz gereken önemli şeyler var. Devletin düzenleyip, iyileştiremeyeceği, iyileştirmek istemediği şeyler var. Sadece bireysel adımlar atarak, kendimizi değiştirerek iyileştirebileceğimiz şeyler. Kişisel insiyatifler dünyayı daha iyi, bambaşka bir yer yapabilir diye düşünüyorum.


Çocuklar benimle gelmeyip evde kalmayı tercih etmişlerdi. Dönüşte görüntülü aradıklarında kenara çektim. Merin’i görmek istediler. Görüntülü konuşurken bile Merin’i gülümsettiler. Eve dönmek üzere olduğumuzu söyleyip kapattım. Markete girdik. Merin’i ilk defa market arabasına oturttum. Her şey O’nun için çok yeni. O’nun gözlerinden görmeye çalışıyorum. İlk defa market arabasına oturmak nasıl bir duygudur diye düşünüyorum. Kalbi hızla çarpıyor, nefesi kesiliyordur. Bebekler bir zamanlar bizi mutlu eden şeyleri hatırlatan, heyecanlarını bize geçirebilen muhteşem canlılar. Sanırım bu yüzden bebek görmek yüzümüzde engel olamadığımız bir tebessüm yaratıyor.
Eve gelince çocuklar neler yaptığımızı merak ettiler. Merin’in ağlayıp ağlamadığını, canının yanıp yanmadığını sordular. “Önce biraz ağladı ama sonra gülümseyip doktoru şaşırttı. Doktor Hanım önce ağlamasın diye gözlerini kaçırdı, sonra da Merin’in oyun davetine karşılık vermek için uğraştı. Sonunda ‘Merin sana nasıl davranacağımı şaşırdım. Ne kadar tatlı ama bir o kadar da fenasın.’ dedi.” diye olup biteni anlattım. Çocuklar anlattıklarımı ilgiyle dinlediler. Merin’e sarılıp teselli ettiler.

Ben yemek hazırlarken çocuklardan Merin’i oyalamalarını istedim. Bir canlandırma oyunu oynadılar. Derin restoranda garson, Serin ise kumaşlardan kendine bir elbise yapıp müşteri oldu. Derin tuhaf şiveli bir garson olunca Serin beğenmedi. Buranın lüks bir restoran olmasını istediğini söyledi. Bu sefer de Derin fransızmış gibi bir aksan yaptı. Derin oyunculukta gerçekten çok iyi. İnanılmaz komiklerdi ve çok eğlendiler. İzlemek çok keyifliydi. Bayılıyorum bu yaratıcı drama oyunlarına.

Yemekten sonra banyo ve diş fırçalamanın ardından Merin’e yine aç tırtıl okudum. Çocuklar kitaplarını okuyup uyudular. Gün böyle bitti.
Comments