Kepçeden salıncak
- sesinakmaz
- 11 Şub 2024
- 4 dakikada okunur
8 Şubat 2024
Bu sabah Merin 07.00 gibi uyandı. Gün doğmadan kalkmak zorunda kaldık. Genelde gün aydınlanınca, 8-9 arası uyandığından bu kadar erken kalkmamızı garipsedim. Gün doğmadan yataktan kalkmak istemiyorum.
Hava aydınlanırken Merin’le merkeze gidip çocuklara gevrek almaya karar verdim. Tam evden çıkarken İlknur abla geldi. İyileşmiş. İki gündür evi toplayıp temizlemeye çalışıyor. Ali İlknur ablanın yardıma her gün gelmesini rica etti. Sonra da iki günde bir gelmesine karar verdik. Ev dağınık olduğunda morali bozuluyormuş. Temiz ve düzenli bir evde ben de çok daha iyi hissediyorum.


Gevrek alıp döndük ama çocuklar hala uyuyordu. Merin’le en sevdiği şeylerden birini yaptık. Dışarda kaz ve ördekleri izledik. Merin sabah uykusuna yatınca, saat 9 gibi Derin uyanıp Nelly’nin kapıyı tırmalayarak kendisini uyandırdığından şikayet etti. Derin bu saate kadar uyumaz. Dün geç yattığı için uykusunu alamamış. Nelly’yi aşağı gönderip biraz daha uyuyacağını söyleyince daha da şaşırdım. Merin kucağımda uyurken Nelly’yi dışarı çıkaramam. Uyumayıp dışarı çıkarmasını istedim. Derin hiç memnun olmayarak söylediğimi yapmak zorunda kaldı. Bugün Derin için güzel başlamadı.

Eve gelince salondaki koltukta tekrar uzandı. Uykusunu alamadığı için keyfi kaçtı sanırım. Derin’e bakarken her sabah uykusuz da olsa erkenden kalkıp okula gitmek zorunda olan, yeterince uyuyamayan çocukları düşündüm. Geçen haftalarda bir gün Ali eve sabah 7 gibi gelirken hava henüz aydınlanmadığı için karanlıkta, yol kenarlarında servis bekleyen okul çocuklarını görünce çok üzülmüş. Eve geldiğinde ise Serin’le Derin’i sabahlıklarını giymiş salonda otururken bulmuş. “Siz bu saatte ayakta ne yapıyorsunuz?” deyince çocuklar “Baba biz her sabah bu saatte kalkıyoruz.” demişler. Ali bu sefer de bizim çocuklarımız için üzülmüş. Üzülecek bişey olmadığını, bizimkilerin uykularını alıp yataktan kalkmayı tercih ettiklerini söyledim. Sabahları uyanmadığından bu durumdan haberi yoktu. Sonra çocuklar bu kadar erken kalkmasın diye bir saat daha geç yatmalarını sağladım. Bu sayede hepimiz aynı anda, gün doğunca uyanabiliyoruz.


Çocuklar gevreği gördüklerine bile sevinmediler. Oldukça tuhaf. Merin uyanınca beraber kahvaltı yaptık. Bugün için anlaştığımız koltuk yıkamacı makineleriyle gelince çocuklar ilgiyle izlediler. Özellikle Derin her türlü elektronik aleti incelemeyi seviyor, nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyor. Adını bile bilmediğim bu yıkamacı adam en son bir kaç sene önce gelip koltuklarımızı yıkamıştı. Çocukların ne çok büyüdüğünü söyledi. Sonra kahve molası verdiğinde çobanlıktan yıkama işine nasıl başladığını anlattı. Hatta ilk geldiğinde “Biz yine aynı işi yapıyoruz, değişen bişey yok.” deyince ben de istikrarın da bir başarı olabileceğinden bahsettim. Outliners kitabını okuduktan sonra başarıya dair çok çeşitli senaryolar oluştu zihnimde.

Serin bugünlerde her sabah aşağı iner inmez saçını tarayıp benim malzemelerimle makyaj yapıyor. Allık, kapatıcı, göz kalemi dışında malzeme kullanmıyorum. Hepsinden sadece bir tane var, küçücük kalem kutusu kadar bir çantaya sığıyorlar. Serin’e Otama Kırkpınar’dan bir de doğal renklendirici aldım. Ürünler çoğunlukla temiz içerikli olduğundan makyaj yapmasını engellemiyorum. İlknur abla Serin’e takılarak “Hep makyaj, hep süs olmaz. Gel de şu oyun evini temizleyelim Serin Hanım.” dedi. Serin’le beraber oyun evini temizlemeye başladılar. İlknur abla Derin doğduğundan beri çocuklarımı tanır. Aile dostumuzdur. Çocuklarla böyle şakalaşırlar.


Kütüphanemizi düzenleyemiyorum. Kütüphane olarak kullandığımız üst kat koridoru çocukların okuyup yerine koymadıkları kitap yığınları içinde. Ama Merin’le şu an düzenlemem mümkün olmuyor. Yine de yukarı çıkıp Merin’i koltuğuna oturtarak bir kaç kitap yerleştirmeyi başardım. Her gün bu işe 10 dakika bile olsa ayırabilmek, yol almamı sağlar. Hiç yapmamaktan iyidir. Ben ne zaman kütüphane düzenlemeye kalksam çocuklar gelip kitap karıştırmaya, okumaya başlarlar. Derin ve Serin gelip yine aynı şeyi yaptılar. Serin yine Merin’e kitap okudu. Daha doğrusu henüz okumayı bilmediği için benim okuduklarımı hatırlamaya çalışıp resimleri okudu diyebilirim.






Ali yine araziye çalışmaya giderken çocuklar da O’na katılıp gittiler. Akşam üzeri İlknur abla ve yıkamacı da gidince, Merin’le Ali’yi ve çocukları görmeye gittik. Serin kum tepelerinde büyük mutluluk içinde oynuyordu. Kum tepelerinde oynamak son yıllarda yapmayı en sevdiği şey. Daha dün Doğadaki Son Çocuk kitabında, erezyona sebep olabileceği gerekçesiyle kum tepelerinde oynamalarına izin verilmeyen çocuklar hakkında okumuştum. Bugün Serin’i izlerken okuduğum satırları düşündüm. Bir çocuğu hiç bir oyuncak bu kadar mutlu edemez sanırım. Ayakları çıplak, çamur içinde. Israrla beyaz rengini aldığı yeni montu da kumlarda yuvarlanıyor. Umrumda değil. Su ve sabun her şeyi çözer. Çocuklara verdiği neşe, heyecan, coşku o kadar büyük, kazanımları o kadar fazla ki, bir çocuğun bunu yapmasına engel olunması tamamen delilik gibi geliyor bana.



Merin’i de kumlara oturtup dokunmasına izin verdim. Gözlerindeki o şaşkınlığı seyretmeye bayılıyorum. Hepimiz kumlara bulandık.






Çocuklar babalarından kendilerini kepçeyle sallamasını, eğlendirmesini istediler. Bunu yapabildiklerini bilmiyordum. Ali önce Derin’i, kepçenin ucuna taktıkları iple sallandırıp gezdirdi ve yere düşürdü. Derin öyle güzel cesaretlendirdi, destek oldu ki Serin de denemek istedi. Defalarca ve defalarca denediler, kahkahalara boğuldular. Lunaparkta bile bu kadar eğlenemezdik sanırım. Yorulunca traktöre binip eve geldik. Traktörü yine ben kullandım. Bu işi sevmeye başladım.

Eve gelince Merin öyle yorulmuş ki, 19.00 gibi genelde yarım saat en son gündüz uykusuna yattı. Çocuklar hemen yıkandılar. Her gün birimizin Serin’in saçını taraması gerekiyor. Ali henüz gelmediği ve benim de kucağımda Merin uyuduğu için bugün Derin taradı.


Derin mısır patlattı. Serin’le el kullanmadan mısırları yiyerek bitirme oyunu oynadılar. Ali eve gelince duşa girmek üzere olan Merin’le oynadı. Çocuklara Kurbağa Olmanın Hafifliği kitabını okudum. Göl kenarında yaşam konulu kitapları bizi anlattığını hissettiğimden özellikle seçiyorum. Yanılmadım, bu kitap da sanki bizim hayatımızın bir kesiti gibiydi, çok sevdik. Bahar yaklaşıyor. Evin çevresindeki göl ve kanallarda kurbağalar ötmeye başladılar. Bu sesi bana hissettirdikleri nedeniyle çok seviyorum.

Jules Verne’nin İki Yıl Okul Tatili adlı kitabını uzun zaman önce çocuklara sesli okumaya başlamıştım. Araya başka kitaplar girdi. Bugün kaldığımız yerden devam ettik. Bu kitabı da gerçekten çok sevdik. Okurken, henüz bölüm bitmeden uyuyakaldılar. Bugün de böyle sona erdi.
Comments