top of page

Mesele çocuk yanını koruyabilmek

  • sesinakmaz
  • 17 Ağu
  • 13 dakikada okunur

12-15 Ağustos 2025


Siblings are riding horses.
Siblings are riding horses.

Merhaba,


Bugün, yazdıklarıma kıymet veren, okuyan, mesajlar yazan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederek başlayacağım. Yazdıklarımı dış dünyadan bağımsız tutmaya çalışarak, başkaları ne istiyor, ne yazmamı bekler, neyi beğenir diye değil de tamamen kendi istediğim gibi, dilediğim şeyleri olabildiğince objektif ve şeffaf yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarımın okunması, sizden gelen geri bildirimler aslında büyük bir destek, motivasyon kaynağı benim için. Doğum günümü kutlayanlara, yazdıklarımın kendisi üzerindeki etkilerini en samimi şekilde yazanlara, fikirlerini söyleyenlere çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız, iyi ki burada benimlesiniz. Instagramda özellikle yorumları kapatıyorum. Yazma işini bile zaman yönünden büyük sıkıntılara girerek yaptığımdan bir de yorumlara vakit ayırmak lüksün lüksü oluyor ve hatta çoğu zaman cevap veremiyorum. Bu sebeple yoruma kapalı gönderiler paylaşıyorum. Özel mesajları mutlaka yanıtlamaya çalışıyor, özel iletişime daha çok özen gösteriyorum. Buradaki yorumları da ihmal ettiğimi fark ettim. Bundan sonra burada zaman geçiren kişilere duyduğum özeni gösterip yorumları dikkatle okuyarak kısa sürede cevaplayacağım.


Çarşamba günü yine geç uyandığım bir sabahı karşıladım. Yazı yazma isteği doğunca, yalnız kalma ihtiyacım da artıyor. Gece hayli geç yattım. Tam uykuya daldığımda Merin uyandı ve uzun süre uyumadı. Emzirmekten yoruldum. Daha fazla meme vermeyeceğimi söyledim. Merin yatakta dönüp durdu ama uyuyamadı. Bugünlerde uykusu çok değişti, ağlamaları, huzursuzluğu arttı. Tam her şey çok güzel oluyor, büyüyor, zorluklar bitiyor demiştim ama yenileri başladı. Köpek dişleri çıkıyor. Sanırım huzursuzluğu bu yüzden. Bilemiyorum, başka bişey de olabilir. Derin geçen hafta ateşlendi, hastalandı. Belki Merin de kırgın hissediyordur.


Merin, uyanınca aşağı inmiş. Derin dışarıda her sabah yaptığı gibi ata bakıyormuş. Merin kapıya gidip dışarıda abisine seslenmiş. Derin ilgilenmiş ben uyanana kadar. Merin yanıma geldiğinde soğan kokuyordu. Kahvaltıda köfte yemişler. Sabah sabah soğan kokusu ağır gelse de karınlarını doyurmalarına sevindim.


Aşağı inip hemen mutfağı toplamaya başladım. Derin küp koçluğu aldığı Mert’le yapacağı ilk canlı, birebir ders için çok heyecanlıydı. Hazırlarını yaptı. Merin ısrarla benden bişey istiyordu. Anlamakta zorluk çektim. Kucaklayıp dolaba götürünce ketçap ve mayonez istediğini anladım. “Fısss!” diye anlatmaya çalışıyordu. Ketçap ve mayonezi ne yapacak diye düşünürken kalan köfteleri istedi. Verince bir güzel afiyetle yedi. Evin küçükleri ilk çocukların bu yaşlarda yemediği, tatmadığı her şeyi erkenden deneyimliyorlar maalesef. Direnmiyorum artık böyle şeylere.


Gün hızla geçti. Dün yaptığı spor Derin’e çok ağır gelmiş. Yürümekte, merdiven inmekte zorlandı. Daha önce hiç çalıştırmadığı bir kas grubunu çalıştırmış sanırım. Gün içinde çocuklar günlük çalışmalarını yaptılar. Serin, Sessiz Louise kitabını giderek sevmeye başladı. Başlarda okuduğunu pek anlayamıyordu. Cümleler arası nokta olmasına rağmen, kelimeleri birleştiriyor, anlaşılmaz okuyordu. Hem Derin, hem ben Serin’i dinleyerek tonlamalarını, noktalama işaretlerinin okumaya etkisini okuyup örnek vererek anlatmaya çalışıyoruz. Artık cümleleri doğru şekilde, cümlenin duygusuna uygun tonlayarak okuyor. Bu harika bi gelişme ya da ben çocukların her gelişim basamağından heyecan duyuyorum. Başkası için normal olan, benim için özel olabiliyor. Bunları çocuklarım harika yapıyorlar diye yazmıyorum. Benim için harika olduğundan yazıyorum.


Merin konuşmakta giderek ilerliyor. Üç kelimelik cümleler kuruyor. “Anne çiş var.” diyor mesela.  Şarkı söylüyor, şarkı sözlerinde bildiği kelimeleri söylemeyi ezberlemiş. Bunlar sadece benim için harika gelişmeler. Çocuğumu diğer harika konuşan çocuklarla kıyaslamıyorum. Geçenlerde bizi ziyareti sırasında İmren Merin’i gözlemlemiş. Masada bir yetişkin gibi oturup, gayet güzel çatal bıçak kullanabildiğini söyledi. Hareket kabiliyetinin çok yüksek olduğunu ifade etti. Hareket merkezi gelişmiş bir çocuk olduğunu anlattı. Söyleyince ben de hatırladım. Tüm bunları okumuştum bir yerlerde. Kimi çocuğun konuşma merkezi daha iyiyken, Merin gibi çocukların hareket kabiliyeti yüksek olabiliyor. Çocuklarımızın yapabildiklerine odaklanıp, yapamadıklarını tıbbi gelişim dönemleri içinde değerlendirmek, çok endişeliysek bir uzmandan görüş almak uygun olur sanırım. Derin bazen Merin’i daha iyi konuşan bebeklerle kıyaslayıp endişelendi. Merin’in dil bağının olması asıl endişesiydi. Derin hala dil bağının ne olacağını soruyor. Şimdiye kadar meme emmesine ve kelime çıkarmasına engel olmadı. Merin için hiç bir konuda endişeli değilim. Gelişimini çok yerinde buluyorum.



Derin keçeden Mars yapıyor.
Derin keçeden Mars yapıyor.

Merin kaşığı tabağın kenarına koyuyor.
Merin kaşığı tabağın kenarına koyuyor.

Derin bugün keçeden Mars yaptı. Serin ise ay yapmaya karar verip gördüğüm en güzel minyatür keçe ayı yaptı. Merin’in yemek yerken kaşığı ve çatalını tabağının yanına koymaya çalıştığını fark ediyorum. Gördüğü her şeyi özenle yapmaya çalışıyor.


Öğleden sonra Merin uyurken Serin’le kargoya gidip Colorz’dan gelen paketimizi aldık. Kırtasiyeye uğrayıp sulu boya kağıdı ve bir kaç eksik aldığımız sırada Derin arayıp Merin’in uyandığını ve çok ağladığını söyledi. Aceleyle eve döndük. Merin bugünlerde eskisinden farklı olarak benden ayrılmaya hiç tahammüllü değil. Eskiden uyurken yürüyüşe gittiğimde uyanırdı ve sessizce babasıyla, kardeşleriyle beklerdi. Merin’le ilgili her şey günden güne değişiyor.



ree

ree

ree

Colorz ailesinden gelen paket.
Colorz ailesinden gelen paket.

Colorz’dan gelen paketi heyecanla açtım. Zilhicce her zaman ki gibi hediyeleriyle bizi şımarttı. Satışa koymadığı metal kutulu mini sulu boyaları satışa koyması için talepte bulunmuştum. Hediye gönderdiğini görünce inanamadım. Ayrıca impressionist boya setinde de gözüm kalmıştı. Pakette görünce “Yok artık.” dedim. Zilhicce üretirken, yaratırken olduğu gibi verirken, hediye ederken de çok cömert. Onun gibi cömert insanlar paylaştıkça büyüyor sanki. Kendisini tanıdığıma, beraber atölyesinde harika boyalarının üretim sürecine dahil olmama minnettarım. Sevgili eşimden ve kendisinden özellikle işini iyi yapma, sevdiğin işi yapma konusunda çok ilham aldım. Ürettiklerinin benim için duygusal bir anlamı var. Çocuklarım Colorz ürünleriyle, hediyeleriyle sanatlarını icra ederek büyüdüler, büyüyorlar.



Serin taya meyve yedirirken.
Serin taya meyve yedirirken.

Çocuklarla atlara baktık. Her gün iki atımızı da tımarlayıp, tayı yulara alıştırmaya çalışıyoruz. Serin evden meyveler getirip tay ve ata yedirdi. Leyla yemek gördüğünde çılgına dönüyor, mutlulukla sağa sola gidiyor. Fakat tay bazen bize çok yaklaşırken bazen çok korkak davranıp kaçıyor. Yulara alıştırmak hiç kolay olmayacak. Nasıl yapacağımızı bilmiyorum.

ree
ree
ree
ree
Serin'in bana yaptığı resim.
Serin'in bana yaptığı resim.

Serin akşam hepimize paketler hazırlamış. Kırtasiyeden aldığı şöniller ile Derin, Merin ve kendisi için Uyuyan Güzel masalındaki perilerin asalarını ve taçlarını yapmış. İnanılmaz tatlı oldular. Serin’in yaratıcılığına hayranım. Bana ise hediye olarak resim yapmış. Önce sadece Serin ve ben varız. Sonra Ali geliyor, sonra Derin ve ardından Merin. Ama önce biz ikimiziz Serin’le, sadece ikimiz. Çocukların duygu dünyasını, istek ve ihtiyaçlarını anlamak için çok iyi bir yol resimlerine dikkatle bakmak.



ree

Perşembe günü uyanır uyanmaz, Derin’in dün istediği pastırmalı börekleri hazırlamaya başladım. Çocuklar keyifle kahvaltı yaptılar Kahvaltılarını yaptıktan sonra Serin kitabını alıp koltuğa gömülmüştü. Derin küp çözüyordu. Spora gitmek için aceleyle mutfağı topluyordum. İlgi isteyen Merin’e, Serin’in “Anneye git.” dediğini duyunca, “Serin benim ahtapot olduğumu falan mı sanıyorsun? Gözümü açar açmaz börek yapıp önünüze koyuyorum. Şimdi de mutfağı topluyorum ve sen Merin’i bana gönderiyorsun. Ben çalışırken kardeşinle oynamak ne kadar zor olabilir? Dışarı çıkıp trambolinde zıplayabilirsiniz mesela.” dedim. Serin benim gazabımdan çekinip Merin’le tramboline gitti. Derin de takip etti. Böyle zamanlarda ne yapmalıyım bilemiyorum bazen. Biri yemek yapma, hazırlama, temizleme işini üstlense, seve seve Merin’le ilgilenirim. Çocuklardan oyun oynamalarını talep ediyorum ama bu bile “Çok mu şey istiyorum?” dememe sebep oluyor.


Kızlar Serin’in yaptığı taçları giyip babalarını aradılar. Görüntülü konuşup gösterdiler. Sohbetimiz bitince spora gitmek üzere giyindik. Merin spora giderken çorap giyiyor. Eskiden Serin’e diktiğim, artık küçük gelen çantayı da takmış, içine lego oyuncaklarını koymuş. Çok tatlıydı. Derin hala kas ağrısı olduğu için spora gelmek istemediğini söyledi. Bunları duyunca derin bir nefes alıyorum. Spor salonuna gitmeye meraklı biri değilim. Derin istediği için gidiyorum. Sporu çok severim, aslında yalnız olsam spor salonunu da çok severim ama spor salonlarının kalabalık ortamını sevmiyorum. Kendimi rahat hissetmiyorum. Ama sporu hep sevdim. Derin ve Serin gibi bir takım sporunu düzenli yapamadım, yapmayı sevmedim. Ama kendimi bildim bileli yalnız ya da çok yakın bir arkadaşımla bisiklet sürerim, paten kayarım, yüzerim, ip atlarım, sokak oyunlarıyla spor yaparım. Gazi’de okuduğum bölümün ortamını beğenmediğimden, zamanımın çoğunu spor salonunda geçirdim. Bir gün hakkımda iki kızın, zayıf olduğum halde neden spor salonuna geldiğimi tartıştıklarını duydum. Türklerde sporu sadece zayıflamak için yapıldığı düşüncesi çok hakim. Halbuki spor yaparken kendimi hep iyi hissederim. Üniversitede aktif spor yaparken zihnim de açık olurdu. Erkenden kalkar tez yazıp yüksek lisans başvuru projemi hazırlardım. Yurtdışında da spor salonuna gitmeye, haftasonları yap yürüyüşleri yapmaya devam ettim. Tek başıma havuza gider, tek bildiğim kurbağalama stilinde 45-60 dakika yüzerdim. Hamileyken ve Derin doğduktan sonra da spor yapaya çalıştım. Derin’i anneme bırakır, denizde 45 dakika aktif, tempolu yürür gibi durmadan yüzerdim. Caretta carettaları görmek endişe yaratırdı. Ali’ye kaplumbağalardan korktuğumu söylediğimde “Doğduğumdan beri burda yaşıyorum. Kaplumbağaların insanlara zarar verdiğini görmedim. Bana güven ve yaz dilediğin kadar.” derdi. Bir kaç sene sonra kaplumbağanın biri denizde insanları gagasıyla yakalamaya, sıkıştırmaya başlayınca Ali de şaşırdı. Kuzeniyle üç kaplumbağayı yakalayıp koruma merkezine götürdü. 13 senedir burda yaşıyorum ve artık carettalardan hiç korkmuyorum. Çok uzattım. Özetle sporu, hareket etmeyi çok severim.



Merin spora gitmek için hazırlanırken.
Merin spora gitmek için hazırlanırken.

ree

Merin spor yapıyor.
Merin spor yapıyor.

Derin’in isteksizliğine kızdım. “Bana inanmıyorsun. Spordan kaçtığımı düşünüyorsun ama gerçekten çok ağrıyor kaslarım.” dedi. Bugünlerde küp dolayısıyla sürekli ekran karşısında. Ya average yapıyor, ya yayın ve video takip ediyor. Grupları inceleyip küp hakkında hiç bir şey kaçırmamaya çalışıyor. En istemediğim şey tüm gün bilgisayar başında oturması. Ağrısına inanmıyor değilim ama esneme, kasları rahatlatma, yürüyüş yapabilir. Kas ağrısının çözümü hiç bir şey yapmamak olmamalı diye düşünüyorum. Derin surat asarak bizimle gelmek zorunda kaldı. Eğitmenin önerisi üzerine hafif yürüyüş ve esneme yaptı. Merin hepimizden fazla özen ve ciddiyetle spor yapıyor. Sevgiyle, gülümseyerek izliyoruz yaptıklarını. Her ne yapıyorsam aynısını yapabiliyor ve derin nefes alıp vermeyi ihmal etmiyor. Merin bebek olması dolayısıyla bakımıyla hepimizi zorlayan ama daha büyük oranda mutluluk veren üyemiz.



Derin kodlama videoları izlerken.
Derin kodlama videoları izlerken.

Derin’in 4x4 küp çözdüğünü gören spor salonundan bir genç, Derin’le konuşmaya başladı. Küp çözmenin mühendisliğin başlangıcı olduğunu söyledi. Sanırım lisans eğitimini Özyeğin Üniversitesi’nde Elektronik mühendisliğinde yapmış. Şu an yapay zeka üzerine yüksek lisans yapıyormuş. Artık okullar, okunan bölümler beni hiç heyecanlandırıyor ama saygı duydum. Derin’le mühendislik üzerine konuşmak için benden izin istedi. Hatta mühendisliğe özendirmesinin bir sorun olup olmayacağını sordu. İlgili çocukları bu alana yönlendirmeye kendi kendine söz vermiş. Eğer yönelirse ardunio setlerinin ve 3D yazıcıların fiyatlarını bile söyledi. Eğer alamayacaksak hiç bahsetmeyebileceğini açıkladı. Öyle çok izin istedi ve açıklama yaptı ki, bir kurs satıyor, ürün satıyor sandım. Hiç öyle bir durum yokmuş. Tamamen yaptığı işe hayran, diğer gençleri de bu alana yönlendirmek isteyen biriymiş. Derin, kodlamayla ilgili kendisine ders verip veremeyeceğini sorunca zamanı olmadığını, yapamayacağını söylemiş. Youtube da izleyip öğrenebileceği kaynakları göstermiş. Bana da yurt içi ve yurt dışındaki eğitim olanaklarını anlattı. Mesela bostanla uğraşıyorsak akıllı tarım yapılabileceğinden bahsetti. Ben de tüm bunların gerçekten harika olduğunu, ama teknolojik oldukça dünyanın içine ettiğimizi düşündüğümü söyledim. O da bana “Biz yapmazsak İsrail gibi ülkeler yapacak, yapıyor. Oğlunuzun bu gücü iyi bir amaç için kullanmasını istemez misiniz?” dediğinde, aklıma Selcan Aktaş’ın yazıp bize hediye ettiği Robotistan kitabı geldi. Tam da bunu anlatan harika bir kitaptı. Ali de Derin’in kodlama ve yapay zeka ile ilgilenmesini çok istiyor ama sadece istiyor ve istediğini söylüyor. Benim teknolojiden anlayan taraf olarak bununla ilgilenmemi bekliyor. Ben de her şeyle ilgilenmekten usanıyorum. Derin’i küple tanıştıran ben değilim. İlgisi varsa ilgilenecektir. Tanıştığımız bu mühendis genç vesilesiyle eskiden Derin’e aldığım robotik kodlama derslerini, setlerini hatırladım. Hazır kodlama ve ardunio setleri bile almışım. Elimden geleni yapmışım yani. Ali’nin sadece istemesini yeterli bulmuyorum. Eğer çocuklarımızın bu alanla ilgilenmelerini bu kadar istiyorsa uygun çevreyi hazırlayabilir, sevdirebilir. Eve geldiğimizde Derin meraklıydı. Bir sürü kodlama ve ardunio videosu izledi. Fakat sonuçta şu an bununla ilgilenmek istemediğine karar verdi. Ben de videoları dinlemekle yetindim.



Dikiş masam.
Dikiş masam.

Nil Kaplumbağası
Nil Kaplumbağası

Çocuklar günlük çalışmalarını yaparken ben de dikiş diktim. Neden bu kadar yavaş ilerliyorum diye soruyorum kendime. Sonra aklıma toplam altı figür yaptığımı getiriyorum. 6 kafa, 12 kol, 12 bacak yapması kolay olmasa gerek. Sabırsız olan sadece çocuklar değil sanırım. Ben de başladığım işler bir an önce bitsin istiyorum. Akşam üzeri yüzmeye gitmek üzere yola çıktık. Derin ve Merin ata bindiler, biz Serin’le yürüdük. Muhteşem bir akşam üstüydü. Hava hala çok sıcak ama doğaya yakın yaşadıkça yazın bitişe yaklaştığını, havanın değiştiğini, günlerin kısaldığını daha iyi anlıyorum etrafa bakınca. Yürürken Bir kaplumbağaya rastladık. Çocuklar burnunun uzun olduğunu söyleyince Nil Kaplumbağası olduğunu anladım. Yakından bakıp inceledik. Derin sürekli “Anne dokunma, zehirlidir, bişey olur, elleme!” dedi. Nil kaplumbağalarının tehlikeli olmadığını biliyorum ve Derin’in uyarılarından bunalıyorum. Kaplumbağayı rahatsız etmeden göle kadar izledik. Göle girdiğinde şimşek gibi hızlı yüzdüğünü fark edince şaşkınlıkla bakakaldık. Derin yüzmek istemediği için kıyıya oturup kaplumbağayı araştırmaya başladı. Babasına fotoğraflarını gönderdi. Burada sili bağ derlermiş bu türe. Ali, bu türün Mısır’dan, Nil nehrinden geldiği için adının Nil kaplumbağası olduğunu söylemesine şaşırdım, ilgim arttı. Koruma altında bir türmüş. Biz kızlarla yüzerken Derin bize bulduğu bilgileri sesli okudu. Göle girmek istemiyordu ve eline yine telefon almıştı. Artık her türlü bilgiye telefonla kolayca ulaştığımız için kızamıyorum ama en azından bir kez göle girmesini rica ettim. Zorla bir kez girip çıktı. Aslında çok sever ama giderek babasına benziyor çoğu konuda. Benzemese de benzemeye çalışıyor. Çocukluğunda bari doğru bildiğim şeyler üstünde ısrar ediyorum. Yetişkinliğinde büyük ölçüde babası gibi olacağına inancım artıyor günden güne. Benzemesin demiyorum ama bugün, henüz çocukken ekrandan uzak durup daha çok yüzmesini, hareket etmesini ısrarla talep ediyorum.


Dönüşte araziyi saran iğne yapraklı bitkileri çam sandık ama Ali ısrarla olmadığını söylüyordu. Onları da araştırıp Ilgın olduklarını öğrendik. Baharda çok güzel çiçek açmışlardı, yürüyüşüm sırasında görmüştüm. Hatırladım. Böylece yeni bir şey daha öğrendik. Arazide her yürüyüşümüz yeni bir öğrenme serüvenine dönüşüyor.


Eve gelince yemek yedik. Merin’i gözlemledikçe anlıyorum ki yemek yemeği gerçekten seviyor. Bazen huzursuz oluyor, sürekli meme istiyor. Bana günde iki öğün yettiği için çocuklara da üç öğün hazırlayıp günü bitirmeye çalışıyorum. Ama Merin daha çok yemek istiyor, anlıyorum. Aç olduğu için huzursuz oluyor. Sık sık bişeyler yemesi, atıştırması gerek. Derin’den değil ama kesinlikle Serin’den fazla yiyor. Yüzmeden sonra bir tabak taze fasülye ve ardından biftek yiyip sakinleşti. Çocuklarımdan birinin böyle iştahlı olmasına şaşıyorum.



Serin keçeden gezegenlerle oynarken.
Serin keçeden gezegenlerle oynarken.

Serin pastaya kakao serperken.
Serin pastaya kakao serperken.

Tiramisu yaparken.
Tiramisu yaparken.

Derin'in doğum günü bayrağı.
Derin'in doğum günü bayrağı.

Serin keçeden yaptığı gezegenlerle oynadı. Her gün bir gezegen yapıyor. Dünya, Merkür ve uydumuz ayı yaptı. Ben güneşi yaparken, Derin Mars’ı bitirdi. Bitirmek için heyecanlanıyorlar. Derin tüm gün average yapamadığı için küp çözmeye gömülünce, ben de bir türlü kutlayamadığımız doğum gününün zamanının geldiğini hissettim. Hemen Derin’in en sevdiği pasta olan tiramisuyu yapmaya başladım. Serin görünce gözlerini kocaman açarak gülümsedi. Çocuklar çok seviyorlar, seviniyorlar bu kutlamalara. Derin’den saklayarak tiramisuyu yapıp, süsleme aşamasına geçince Serin’den üstüne kakao serpmesini istedim. Öyle becerikli ki, izlerken şaşıyorum. Senelerdir böyle güzel kakao serpmeyi öğrenemedim. Pasta süslemeleriyle 13 yazmayı da Serin yapmak istedi. Yapamayacağını düşünsem de kabul ettim. Fakat öyle muntazam yaptı ki, beni çok yanılttı. Bazen 3’ü ters yazar ama bu sefer hiç şaşırmadı. Ona bu fırsatı verdiğim, güvendiğim için de çok gururlandı. Serin’in sihirli elleri var sanki, becerisini hayranlıkla izliyorum. Pastanın üstünü kapatıp dolaba sakladık. Serin’den yalnız uyumalarını rica ettim. Doğum günü cupcake i yapmak için aşağı inmem gerektiğini, bayrağı asmak, balon şişirmek gibi işlerim olacağını söyledim. İsteksizce, doğum günü kutlama hatırına kabul etti. Aşağı inip sabaha karşı 3’e kadar uğraştım. Küçük hazırlıklar bile saatler alıyor. Mutfağı toplayıp çamaşırları da katlarken gündemi dinledim. Bazen dinlemek istemiyorum ama uzak kalamıyorum ülkenin halinden.


Uykusuz kalacağımı bilerek uyumuştum. Henüz 3”4 saat uyumuştum ki, Merin erkenden uyandı. Bu aralar 6-7 gibi uyanıp bir daha uyumuyor. Geç yatınca çok zorlanıyorum. Hiç yalnız kalamayınca da zorlanıyorum. Sabah uyandığında beni uyandıramayınca aşağı inmiş. Sanırım tüm o bayrakları, balonları, hediyeleri görünce çok şaşırmış. Hediyelerin içinde diktiğim ördek figürleri olduğu için paketler biraz büyüktü. Boyu kadar iki paketi kucaklayarak, hiç bir trabzonı olmayan merdivenlerden yukarı çıkmış. Paketleri yatağa, üstüme attı. Gözümü şaşkınlıkla açtım. “Anne aç! Anne aç!” diyordu durmadan. Seslere Derin ve Serin de uyandı. Derin ne olduğunu anlayınca paketleri açmak istemesine çok kızdı. Derin kızınca Merin ağladı. Merin ağlayınca Serin uyandı. Serin de sürprizi bozduğu için Merin’e kızdı. Serin de uykudan büyük şokla uyanır. Bir ses yüzünden uyandığında çok komik bir şekilde yatakta hızla doğrulup sayıklamaya, “Ne oluyor? İnsan böyle uyandırılır mı? Geldik mi? Ben de rüyamda neden uçuyorum diyordum? Çamura bulanmışım, biri beni kaçırdı” falan gibi komik cümleleri hiç durmadan arka arkaya sıralar. Tam bir şok içindedir sanki. Merin’e kızdıklarında, Merin üzülüp ağlayınca çok üzüldüm. Kim bilir aşağı gidip kutlama ortamını görünce nasıl heyecanlandı, nasıl merak etti paketlerin içinde ne olduğunu. Derin’e rağmen paketleri açtım. Ördeğini görünce Merin çok sevindi. Çocuklar merakla, mutlulukla aşağı indiler.



Derin'in telafi doğum günü.
Derin'in telafi doğum günü.

Doğum günü cup cakeleri.
Doğum günü cup cakeleri.

Merin'in uyanınca gördüğü kutlama manzarası.
Merin'in uyanınca gördüğü kutlama manzarası.

Doğum günü sürprizi. Çocuklara diktiğim bornozlu ördekler.
Doğum günü sürprizi. Çocuklara diktiğim bornozlu ördekler.

Serin, Derin için konfeti hazırlarken.
Serin, Derin için konfeti hazırlarken.

Doğum günü cup cakelerini görünce Derin çok sevindi. Bu cup cakeler doğum günlerinin vazgeçilmezidir ve çocuklar çok severler. Ardından pastaya görünce başka bir mutluluk yaşadı. Ördeği ben dikerken büyük ölçüde görmüştü ama bornozu ilk defa görüyordu. “Doğum günü geçti zaten demeyip bana tekrar sürpriz yapmana çok sevindim anne. Yapmasan da olurdu ama yaptığın için çok mutluyum.” dedi. Balon şişirip oyunlar oynadılar. Kendi konfetilerini yaptılar. Serin’i kartondan konfeti parçaları keserken izledim. Şarkı söylüyordu bir yandan. O anı hiç unutmayacağım. Çok güzel şarkı söylüyor. Mor ve Ötesi’nin Nakba, Re, Kördüğüm, Serseri gibi benim ilk defa duyduğum şarkılarını ezbere biliyor ve çok güzel yorumluyor. O an sessizce sadece Serin’i izledim. Kendisini izlediğimi fark edince, konfetileri yere döküyor diye uyaracağımı düşünüp biraz tedirginlikle daha dikkat etmeye başladı. Ben de söylediği şarkıya eşlik etmeye başlayınca rahatlayıp kesmeye devam etti. Bir yetişkinim, çocuk olmanın tam güzelliklerini yitirdim. Fakat durum bu, olması gereken bu. Ben yetişkin, o ise çocuk olmalı. Sanırım en önemli nokta çocuk yanını öldürmeden yetişkin olabilmek. İçindeki çocukla bağlantısını yitirmiş yetişkinlerin çocukları da çocuk olmanın tadını çıkaramıyorlar.



Paçanga yaparken.
Paçanga yaparken.

Mutfakta çocuklara börek yaparken (marketten yanlışlıkla dört paket yufka sipariş etmişim, bitirmeye çalışıyorum.) tam da o an aklımdan geçen arkadaşım aradı. Böyle şeyler olduğunda, kalp kalbe karşıymış sözüne çok inanıyorum. Demek ki böyle şeyler diğerlerinin de başına gelmiş ki söylemişler. Çocukların bize gelmek üzere yolda olduklarını, müsait olup olmadığımızı sordu. Serin’in en yakın arkadaşının bize geliyor olması günün en iyi haberlerindendi. Bugünlerde sıkça ne zaman görüşeceklerini sormaya başlamıştı. Kızlar geldiğinde çocuklar mutlulukla oynadılar. kızların oyunlarına bayılıyorum. Biri hasta, diğeri anne, biri çamaşır yıkıyor, diğeri hasta muayene ediyor, bir diğeri yemek pişiriyor. Şikayet ettiğimiz ev işlerinin çocukların oyunlarında favori konu olması ve zevkle oynanması mutlu ediyor beni. Derin düşüncelerle izliyorum.


Merin Luna’nın kardeşi Vita’yla arkadaşlık kurmak istiyor. Sarılmak, kucaklamak istiyor. Vita ise Merin’den kaçıyor, sarıldığında rahatsız olduğundan yakınıyor. Haklı. Merin çok ısrarcı. Anlatmaya çalışıyorum. Herkes ablasına, kardeşine sarılabilir diyorum. O zaman Serin Merin’e, Luna Vita’ya sarılıyor. Çözüm arıyorum. Sanırım Merin Tavşancan ve Faresu gibi arkadaş olmak, sarılmak istiyor. Şekerini, en değerli şeylerini paylaşıyor ama olmuyor. Hem üzülüyor, hem de hayata kırıklığı yaşamasının normalliğini görüyorum. O küçük kafasından neler geçiyor bilmek istiyorum.


Kızlar yüzmeye gitmek isteyince hep beraber yola çıktık. Hiç unutamayacağım, eşsiz bir akşam üstü geçirdik. Serin ve Luna yüzme biliyor ama Vita ile Merin bilmediğinden yüzerken gözümü ayıramadım. Büyük kızları da ne olur ne olmaz diye sürekli izledim. Başka çocukların sorumluluğunu almanın kolay olmadığını bir kez daha anladım. Kıyıda oynamaya başladıklarında ben de kıyıya uzanıp güneşin tadını çıkardım. Gözlerimi kapatıp yüzümü güneşe döndüm. Çocuklara bakım vermekten böyle anları pek yaşayamıyorum. Her gün yüzüyoruz ama ben Merin’i tutmak, yüzmesini sağlamakla meşgul oluyorum. Kızlar beraberken aralarında oynarlar diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Sürekli benimle konuştular. Hem güneşin, hem çocukların tadını çıkardım. Gerçekten komikler, beni çok güldürdüler. Çok meraklılar, soruları karşısında sadece mutluluk ve şaşkınlık yaşıyorum. Ayrıca dört kızla vakit geçirmenin çok güzel olduğunu deneyimledim. Kızlar kil bulup güzellik maskesi yaptılar. Volkanik dağ hakkında onlarca soru sorup, özgürce yüzdüler, defalarca derinlere gidip geldiler. Harika bir tablo gibilerdi. Onlarca kez, dördü de sırayla “Bana bak!” deyip yüzmelerini göstermeye çalışınca başım döndü. Yorulduğumu söyleyip kendimi kıyıya attım. Zar zor gölden çıkarıp eve doğru yürürken babalarının almaya geldiğini gördük. Babalarına göstermek için aldıkları killerle hiç bir yere dokunmama şartını kabul ederek arabaya bindiler. Çok komiklerdi.


Eve geldiğimizde Derin çok heyecanlıydı. Çok uzun süredir takip ettiği, birebir dersler aldığı Türkiye’nin ünlü küpçüsü Tuna Özsoy canlı yayın yapmış. Derin de katılmış. Artık ara ara canlı yayın yapacağını söyleyip yayına moderatör alma ihtiyacından bahsetmiş. Oldukça kalabalık olan yayında Derin’in ismini görüp moderatör yapmış. Derin’i çok sevdiğini, beğendiğini anlatmış. Eskiden bunlara prim vermek istemezdim ama bu sefer mutluluğumu gizlemedim. Derin babasını arayıp anlattığında, Ali Derin’in sevincini görünce, O da abartılı bir mutlulukla karşılık verdi. “Aferin oğlum, gurur duydum.” diye bağırdı, hatta bizi güldürmek için zıpladı. Sırf Derin mutlu oluyor diye biz de mutlu olduk. Bu Derin için gurur duyulacak, onu çok mutlu eden, başarılı hissettiren bir durum. Yaşıtları arasında oldukça önemli bir fırsat. Kendi kendini bu kadar geliştirip, kişiliğiyle, yetenekleriyle, içtenliğiyle insanların beğenisini kazanmasını çok takdir ediyorum. Ama sadece sanal dünyada olmanın dezavantajlarını, ünlülüğün içinin boş olabileceğini, donanımlı olmanın, kendini geliştirmenin, çok yönlü olmanın, okumanın, öğrenmenin önemini anlatmaya çalışıyorum. Milyonlarca takipçili, içi benim için bomboş hesaplar var ve gençler hayatlarını geçiriyorlar bu insanların peşinde. Oğlum için buna müsaade edemem. Sürekli konuşuyoruz, anlatıyorum. Yaptıklarını takdir ediyorum ama her zaman koskoca bir “Ama!” orada duruyor. Gözüm, kulağım oğlumun baktığı ekranda, takip ettiği insanlarda. Hepsini hemen hemen tanıyorum, içim rahat. Bu kontrol gibi değil, bizim doğalımız. “Anne Mert abi yayın açtı.” diyor, “Tuna abi yeni video yapmış.” diyor ve benim de ilgilenmemden, izlememden mutluluk duyuyor.


Doğum günü şerefine film izleyebileceğimizi söyledim. Derin koltuğa oturduğunda doğum günü bayrağına bakıp “Anne bu bayrağı görünce çok mutlu oluyorum. O kağıt, herkesin aldığı fabrikasyonlardan değil, sadece benim için, bana özel, tek tek yapılmış, benim doğum günü bayrağım. Bu bana çok özel hissettiriyor.” dedi. Çok duygulandım. Aklıma Merin’in bayrağının olmadığı geldi. 19 Eylül yaklaşıyor, Ona da yapmalıyım.


Bugünlük bu kadar.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page